TÜNEL KALIP VE PREKAST MONTAJINDA İŞ GÜVENLİĞİ

   OKTAY TAN (MSc)

YTÜ. Mes.Yük. Okulu

Öğr. Gör.

İnsanlığın varoluşundan beri mevcut olan barınma içgüdüsü, konut yapımını günümüze kadar giderek artan bir hızla geliştirmiştir. Dolayısıyla konut yapımı; büyük kentlerdeki rant getirici özelliğinin de eklenmesiyle inşaat sektörüne önemli bir ivme kazandırmıştır. İnsanların yerleşik düzene geçip topluluklar halinde yaşamaları, diğer gelişmelere paralel olarak inşaat sektörü de gelişmeye ve değişmeye uğratmıştır. İnşaat sektöründe üretim sürecine giren her yeni madde, her yeni makine, araç ve gereç kısacası her yeni teknoloji insan sağlığı, işyeri güvenliği çevre sağlığı ve çevre güvenliği için tehdit  oluşturmaktadır.

Çünkü, önceleri tamamen insan gücüne dayalı olarak yapılan konutlar, özellikle 18. yüzyıl başlarında makineleşme ile yerini mekanik güce bırakmıştır. Elektrik kullanımı, kaldırma araçlarının elle taşımanın yerini almış, bu da inşaatlarda kullanılan malzemelerin ve yöntemlerin gelişen teknolojiye paralel çeşitlenmesiyle bu sektördeki gelişmeyi hızlandırmıştır. Sonuç olarak yükselen refah, insanlığa iş kazaları, meslek hastalıkları ve çevre kirlenmesi olarak geri dönmektedir.

İnsanoğlu, hızlı sanayileşme ve makineleşmenin doğal sonucu olarak köylerden kentlere göç etme ile başlayan kentleşme, daha önce karşılaşmadıkları yeni yeni riskleri de beraberinde getirmiştir.  Bu gün bu risklerin kötü örneklerini ülkemizde görmek mümkündür. Özellikle, ülkemizde inşaat sektörü, iş kazası ağırlığı bakımından tüm iş kolları arasında birinci sırada yer almaktadır. Çünkü, ölümle sonuçlanan kaza ağırlığı hem tüm iş kollarına nazaran hem de batılı ülkelere oranla daha fazladır. 

 

Konunun özellikle insancıl yönü bulunduğu gibi ekonomik yönü de önemlidir. Her yıl, yüzlerce inşaat işçisinin kaza sonucu yaşamını yitirmesi veya sakat kalması nedeniyle işverenler milyarlarca liralık tazminatlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

 

Kazı, hafriyat, bina yapımı, prefabrike elemanların montajı ve sökümü, değiştirme veya donatma, tadilatlar, yenileme, tamir, sökme, yıkım, restorasyon, bakım, drenaj, boyama ve temizleme işleri kapsamına alan inşaat işkolu ülkemizde istihdam edilen işçi sayısı açısından birinci sırayı almaktadır. [1]

 

İnşaat sektöründe meydana gelen iş kazalarını dünya genelinde ve gelişmiş ülkelerdeki durumu yıllar itibariyle incelendiğinde, ülkemizdekine benzer ve aynı ağırlıkta olduğu görülmektedir.

 

Ancak, gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere nazaran kaza oranlarını yıllar itibariyle düşürmekte başarılı olmuşlardır. Nedeni, iş kazaları istatistiklerinin tutulması, iş kazaları analizlerinin kapsamlı ve düzenli bir biçimde yapılmasıdır.  Gelişmiş ülkelere göre iş kazası ve sakat sayısının çok olduğu, ortalama olarak çalışma saatlerinin her iki saatinde bir işçinin geçirdiği kaza sonucu hayatını yitirdiği ülkemizde ise, iş kazaları istatistiklerine ülkemizdeki işyerlerinde gereken önem verilmemektedir. Bu nedenle eldeki mevcut istatistiki veriler, bilimsel araştırmalar ve uluslararası karşılaştırmalarda yetersiz kalmaktadır.

 

İnşaat işkolu, sadece ülkemizde değil Dünya’da da hem işçi sayısında hem de meydana gelen iş kazalarında ön sıralarda yer almaktadır.  Örneğin, Türkiye’de meydana gelen tüm iş kazaları, inşaat sektöründe meydana gelen iş kazalarına oranlandığında, tüm iş kazalarının % 9’unun, ölümlü iş kazalarının % 24,8’inin sakatlananların ise % 18,9’unun inşaat sektöründe meydana geldiği görülmektedir.  Sosyal Sigortalar Kurumu’nun son 2006 yılı istatistiklerine göre, inşaat sektöründe 7143 iş kazasının meydana geldiği, kaza sonucu 428 işçinin sakatlandığı ve 397 işçinin de yaşamını yitirdiği görülmektedir. Bu bakımdan, inşaatlarda meydana gelen iş kazaları ve bunun sonucu oluşan yaralanmalar ve ölümler, yalnızca ülkemizde değil, dünyada da ürkütücü boyutlardadır.

Türkiye’deki (SSK) ve dünyadaki (ILO, HSE, OSHA) sayısal verileri incelendiğinde, sanki tüm dünyada özellikle inşaat işyerlerinde bir doğal afetin (deprem, tusunami, hortum, kasırga vb.) hüküm sürdüğü ve bu afetin sürekli olarak can ve mal kaybına neden olduğu izlenimi vermektedir.

Her yıl dünyada 60,000 ölümcül kaza olmaktadır. Endüstrileşmiş ülkelerde meydana gelen ölümcül iş kazalarının % 25 – 40 arası şantiyelerde yaşanmaktadır. Oysa, bu sektör bu ülkelerde işgücünün yaklaşık 6 – 10%unu istihdam etmektedir. 

Avrupa kıtasında da her yıl şantiyelerde oluşan kazalarda, 850 bin kişi yaralanmakta, 1300 kişi de yaşamını yitirmektedir. Ölümle sonuçlanan iş kazalarında tüm sektörler ortalaması her 100 bin işçide 5 işçi iken; bu oran inşaat işkolunda 13 işçidir. Avrupa Birliği'nde bu işkolunun yüksek riskli oluşu nedeniyle inşaat şantiyelerinde en düşük güvenlik ve sağlık gereklerinin uygulanmasına ilişkin (92/57/EEC) Direktifin benimsenmesine yol açmıştır. Bu direktif, 23.12.2003 tarihli Yönetmelikle Türkiye tarafından da benimsenerek yürürlüğe girmiştir. 

Gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere nazaran kaza oranlarını yıllar itibariyle düşürmekte başarılı olmuşlardır.  Başlıca nedeni, iş kazaları istatistiklerinin tutulması, iş kazaları analizlerinin kapsamlı ve düzenli bir biçimde yapılmasıdır.  Oysa, ortalama olarak çalışma saatlerinin her iki saatinde bir işçinin geçirdiği kaza sonucu hayatını yitirdiği ülkemizde, işyerlerinde meydana gelen iş kazalarına gereken önemin verilmediği SSK istatistiklerinden anlaşılmaktadır. 

İşverenlerimizin bu konuya gereken önemi vermedikleri ülkemizdeki mevcut istatistiklerinden anlaşılacağı üzere, bu verilerin bilimsel araştırmalarda ve uluslararası karşılaştırmalarda yetersiz kaldığı da bilinen bir gerçektir.  

Ülkemizdeki istatistiki bilgilerin yetersiz olmasının nedenini, sadece işverenlere yüklemek insafsızlık olur. Çünkü, özellikle inşaat sektöründe meydana gelen iş kazalarının azalmasında başarılı olamamasının başlıca nedenlerinin arasında; inşaat işinin geçici olması, çalışanların kırsal kesimden gelmeleri dolayısıyla, bu konuda eğitimsiz ve bilinçsiz olmaları, bu nedenle de yapı işlerinde kalifiye olmayan işçi çalıştırılması bulunmaktadır. Ayrıca, inşaat işlerinin ağır ve tehlikeli oluşu dolayısıyla iş yükünün ve işçi sirkülasyonunun fazla olması da veri toplayamama nedenleri arasında bulunmaktadır.  

İnşaat işkolunun olumsuz bir başka özelliği de, bir iş kazası olduğunda büyük olasılıkla, ölümle sonuçlanmasıdır.  Nitekim, SSK İstatistiklerine göre, bir yıl içinde meydana gelen tüm işkollarında ölümle sonuçlanan iş kazalarının inşaat işkoluna oranı %26’dır.[1]  Diğer bir ifade ile, iş kazası sonucu ölen her yüz kişinin 26’sı, inşaat iş kolunda çalışmaktadır. 

Yine, SSK istatistiklerinden kaza sayıları esas alınarak inşaat sektörü ile Türkiye’deki diğer işkolları karşılaştırıldığında; toplam iş kazası sayısı bakımından inşaat işkolu yine ön sıralarda yer almaktadır. Toplam iş kazası sayısı bakımından “metalden eşya imali (makina hariç)” % 14 ile birinci sırada yer almakta ise de “inşaat sektörü” hem ölüm sayısı açısından % 25 ile hem de sakatlama sayısı bakımından da % 19 ile birinci sırada yer almaktadır.  Bakınız  (Tablo.1) 

TABLO. 1  İş kazalarının işkollarına göre dağılımı  

Kaynak: SSK İstatistik Yıllığı  (2006)

Text Box: FAALİYET GRUPLARI
(İŞ KOLLARI)
İŞ  KAZASI 
SAYISI
MESLEK
HASTALIĞI
SAKAT
KALAN
ÖLÜM
SAYISI
METALDEN EŞ.İM.(Makina hariç)
11.039
49
196
31
İNŞAAT
7.143
5
428
397
KÖMÜR MADENCİLİĞİ
6.722
416
389
35
NAKİL ARAÇLARI İMALİ
5.807
19
78
23
METAL ENDÜSTRİSİ
5.506
3
54
19
MAKİNA İM. VE TAMİRATI 
5.331
31
92
25
DOKUMA SANAYİİ
5.155
1
127
26
NAKLİYAT
4.478
1
130
165
GIDA MADDELERİ SANAYİ
2.452
0
67
39
TAŞ, KİL VE KUM OCAKLARI
   479
0
33
26
DİĞER İŞ KOLLARI
24.915
49
673
815
        TOPLAM
79.027
574
2267
1601
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

        

Kısacası, Türkiye’de iş kazası sonucu ölen her 4 işçinin birisi inşaat iş kolunda ölmekte, yine sakat kalan her 5 işçinin birisi de inşaat iş kolunda sakat kalmaktadır.

 

Gelişmiş ülkelerden örneğin A.B.D. ‘de; 1997 yılı içinde meydana gelen toplam 146.988 adet iş kazasının 2.078 adedi ölümle sonuçlanmıştır.  Toplam ölüm sayısının ;

 

Kısacası, Türkiye’de iş kazası sonucu ölen her 4 işçinin birisi inşaat iş kolunda ölmekte, yine sakat kalan her 5 işçinin birisi de inşaat iş kolunda sakat kalmaktadır.

 

Gelişmiş ülkelerden örneğin A.B.D. ‘de; 1997 yılı içinde meydana gelen toplam 146.988 adet iş kazasının 2.078 adedi ölümle sonuçlanmıştır.  Toplam ölüm sayısının yarıya yakını (% 40)’ı olan  (848) adedi inşaat sektörüne aittir. Bu nedenle, ABD. de inşaat sektörü yine birinci sıradadır.  İmalat sektörü (351) ile kara nakliyat ve yükleme sektörü (290) izlemektedir.  (USA. Labour Accident Statistics in 1997 - April 1998)  

Gelişmiş ülkelerden;  İngiltere‘de;  1999 - 2001 yılları içinde hem ölümle hem de ağır yaralanma ile sonuçlanan iş kazalarında yine inşaat iş kolu birinci sırada gelmektedir.  

(Bakınız: Tablo.2 )

 

İŞ KOLLARI

(Tablo.2)

Ölümle sonuçlanan

İş kazaları

Ağır yaralanmama ile

Sonuçlanan

İş kazaları

Ölüm sayısı

İşçi sayısı

Oran  (*)

Yaralı

sayısı

İşçi sayısı (*)

Oran (**)

TARIM VE HAYVANCILIK

128

1423

9,0

1.850

872

212,2

KÖMÜR MADENCİLİĞİ

12

135

8,9

511

130

392,6

METAL ENDÜSTRİSİ

58

1.682

3,4

4.690

1,576

297,7

İNŞAAT

252

5.225

4,8

12.943

13,301

392,1

DİĞER ENDÜSTRİLER

314

74.192

 

67.794

56763

 

TOPLAM

764

82657

0,9

83.567

72.642

112,8

(*) Her bin işçide   (**) Her yüz bin işçide

Kaynak: (HSE) Health and Safety Statistics 2001 Annual 

Yine, Ülkemizde 2004 –2006 yıllarına baktığımızda bu yıllar içinde inşaat iş kolunda meydana gelen iş kazaları sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı, bütün sanayi kollarında hayatını kaybedenlerin sayısı ile birlikte yükselmiş olduğu görülmektedir.  

(TABLO. 3) Türkiye de İnşaat Sanayiinde yıllar itibariyle ölüm ve sakatlanmaların tüm sanayi kollarına oranı  

 

Yıllar

Tüm iş kollarındaki

iş kazası sayısı

İnşaat iş kolundaki

iş kazası sayısı

Ölüm

Sakatlanma

Ölüm

Sakatlanma

2004

843

1693

263

348

2005

1096

1639

290

324

2006

1601

2267

397

428

Kaynak: SSK 2004 - 2006 İstatistik Yıllıkları 

Görüldüğü üzere,  inşaat iş kolunda meydana gelen iş kazaları,  ön sıralarda yer almakta ve önemini korumaktadır.  Oysa, bu konuya Türkiye’de inşaat sektöründe bir kaç büyük firma  dışında iş güvenliği konusunda gereken önem verilmemektedir.  

Çünkü mevcut mevzuat, işyerlerinde uygulanmamakta ya da mevcut mevzuattaki teknik önlemler, her gün gelişen inşaat teknolojisi karşısında yetersiz kalmaktadır. Ayrıca, ne işçide ve ne de işverenlerde iş güvenliği bilinci oluşmadığı gibi eğitim eksikliği de bulunmaktadır.  Çoğu işveren bu konudaki harcamaları külfet olarak nitelemekte ve inşaatta görevli mühendis ve mimarların büyük çoğunluğu da fakültelerinde iş güvenliği konusunda eğitim görmediklerinden işyerlerinde meydana gelecek kazalara karşı önlem almada yetersiz kalmaktadırlar.

 Bu nedenle, işverenler iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemlerin alınmasındaki yararın sadece yasal zorunlulukların yerine getirildiğini sanıp, meydana gelecek iş kazalar nedeniyle oluşacak olumsuz maliyetlerinin yok olduğunu görememektedirler.  

Türkiye'deki inşaat şantiyelerinde meydana gelmiş olan toplam 3347 iş kazasının incelendiği bir araştırmada,[2] 1468’inin ölümle 1879’unun da yaralanma ile sonuçlandığı tespit edilmiştir. Bu kazalarda düşme nedeniyle sonuçlanan iş kazalarında gerek ölüm gerekse yaralanma birinci sırayı almaktadır. (Bakınız Grafik.2 ve 3)

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Ülkemizde son yirmi yıldan beri toplu konut inşaatlarında uygulanmakta olan tünel kalıp sistemi ile yapılan yapılarda meydana gelen iş kazalarının sayıları hakkında her hangi bir istatistiki resmi veri bulunmamasına rağmen konvansiyonel kalıp sistemi ile yapılan yapılarda meydana gelen iş kazalarının en az iki katı olduğu tahmin edilmektedir.  Nitekim, tarafımdan yapılan bir araştırma sonuçları bu tahmini doğrulamaktadır.   (Bakınız Tablo.2)

 

Text Box:  
 
Tablo.2
FİRMALAR
Konvansiyonel sistemle yapılan bir inşaatta
Tünel kalıp sistemle yapılan bir inşaatta
PROJENİN SÜRESİ
2.376.000 adam/saat
2.292.480    adam/saat
ÖLÜMCÜL (FATAL)YARALANMA 
0
2
HASTANEDEN İSTİRAHATLİ
MAJÖR YARALANMA
23
45
REVİRDE TEDAVİLİ
MİNÖR YARALANMA
404
188
TOPLAM
427
295
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tünel kalıp sistemi ile yapılan inşaatlarda ölüm ve ağır yaralanma ile sonuçlanan iş kazalarının başında tünel kalıp iskelelerinden düşme başta olmak üzere döşeme kenar boşluklarından, asansör ve tesisat boşluklarından ve merdivenlerden düşme olarak görülmektedir. (Bakınız: Grafik.3)

                                    

Toplu konut üretiminde tünel kalıp ile yapılan inşaatlarda uyulması gerekli kurallara geçmeden önce tünel kalıp sistemini tanımamız gerekir.

 Tünel kalıp sistemi, binaların döşeme ve duvarlarının büyük kalıp elemanlarıyla bir defada döküldüğü yerinde dökme bir yapım sistemidir. Bu sistemde binanın taşıyıcı elemanları betonarme olarak üretilmektedir. İç ve dış bölme duvarlarının yapımında ise genellikle hazır paneller kullanılmaktadır. Tünel kalıplarla bir hacmin en çok üç duvarı dökülebilirken, tesisat kanalları da bu kalıplar üzerine monte edilmektedir. 

Tünel kalıp sisteminde çelik kalıpların kullanılması ile düzgün yüzeylerin elde edilmesini kolaylaştırmaktadır. Perde duvarların ve döşemelerin bir bütün olarak, tek işlemle dökülmesi, tek parça halinde çalışan bir yapı elde edilmesini sağlamaktadır.

   Bu sistemde kürlenme yapılmasıyla, betona kısa sürede gerekli mukavemet verilebildiğinden, kalıplar çok kısa süre sonra sökülebilmektedir. Yine kısa sürede kurularak, yeniden beton dökülebilmekte ve bir üst katın yapımına başlanabilmektedir. Diğer bir anlatımla, yapımın bitimi hızla sonuçlanmaktadır.

 Son olarak; tünel kalıpların hangi elemanlardan oluştuğunu anlatalım;

Kalıp yüzeyleri:  Yaklaşık 3 mm. kalınlığında çelik saçtan yapılmıştır. Ancak saçın rijitliğinin sağlanması ve beton dökümü sırasında basınçtan dolayı eğilme olmaması için saçın iç yüzeyinde çelik profillerden yapılmış bir karkas bulunmaktadır.

Tünel kalıp iskeleleri (Çalışma platformları):  Beton prizini yaptıktan sonra kalıpların sökülmesi için gerekli olan elemanlardır. Kalıplar bu platformlar üzerine çekilerek sökülmekte ve çıkartılmaktadırlar

Ek kalıp parçaları:  Döşeme boşlukları, perde alınları, konsollar, döşeme alınları için kullanılan kalıp parçalarıdır.

Destek elemanları: Tünel kalıbın arkasına, beton dökümü ile gelecek yükü almak üzere konulan elemanlardır. Bu destek elemanlarından başka, kalıp elemanı içinde ayarlı çapraz, ayarlı dikme, kriko tekerlekler, kalıp yatay askısı ve benzeri elemanlarıdır.

Kalıp kaldırma ve taşıma aparatı: Bu aparat, kutu profilden ve birbirine dik iki üçgen ana gövdeden oluşur. Ayrıca, üst kısmında taşıyıcı mile sahip vinç kancası, alt kısmında kaldırma mili ve kilitleme somunu, kaldırma mili ile ana gövde arasında küresel yataktan oluşmuştur.

Kalıp yatırma aparatı: Tünel kalıbın montajı sonrasında kalıbın ayağa kaldırılması için üretilmiştir.

 

               Genel İş Güvenliği Kuralları

  • Tünel kalıplı inşaat yapılan şantiyelerde görev ünvanı ne olursa olsun tüm çalışanlara, mutlaka BARET taktırılmalıdır. Gürültülü yerde çalışanlar baretlerine ayrıca kulaklık, kaynak yapanlar ise kaynakçı maskesi monte ederek çalıştırılmalıdır.

  • Kayma ve düşme tehlikesi bulunan; korkuluksuz yerlerdeki çalışmalarda, asansör ve dış cephe boşluklarında yapılan çalışmalarda kolonları tüm gövdeyi saran paraşüt tipi emniyet kemeri kullanılmalıdır. Emniyet kemeri kancasının takılacağı yer bulunamazsa iki aks arasına düşey ve yatay hayatı çekilmeli, kanca bu halata takılarak çalışılmalıdır. Gerektiğinde düşey halata mobil düşüş tutucu aparat takılmalıdır.
  • Emniyet kemerinin kullanılamadığı yüksek yerlerde düşme ve kayma tehlikesi varsa işçilerin çalıştığı yerin alt tarafına naylon iplerden örülmüş güvenlik ağları gerilmelidir.
  • Tünel kalıpların kaldırılması, indirilmesi veya taşınması işlemleri mutlaka işaretçiler ile yapılmalıdır. El işaretleri kesin, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olacak ve benzer işaretlerden belirgin bir şekilde farklı olmalıdır. İşaretçi, operatöre manevra talimatlarını vermek için el ve kol hareketlerini kullanmalıdır. İşaretçi, kendisini tehlikeye düşürmeyecek şekilde, bulunduğu yerden bütün manevraları görsel olarak izleyebilmelidir. İşaretçinin esas görevi; manevraları yönlendirmek ve manevra alanındaki işçilerin güvenliğini sağlamaktır. İşaretçi kendisini tehlikeli durumda gördüğünden görevini yerine getiremiyorsa ek olarak bir veya daha fazla işaretçi konuşlandırılmalıdır. Operatör, almış olduğu emirleri güvenlik içerisinde yerine getiremeyeceği durumlarda yürütmekte olduğu manevrayı durdurarak yeni talimat istemelidir. İşaretçiler işe başlatılmadan önce kodlanmış işaretler konusunda eğitilmelidir
  • Tünel kalıp ekibi dışındakilerden tünel çalışmalarına görev verilmediği takdirde kesinlikle katılmamalıdır.
  • Tünel kalıplar yere dengeli konulmalı, dar ve dış kalıplara mutlaka destek konulmalıdır.
  • Kat döşeme üzerindeki her türlü şaft ve rezervasyon deliklerinin üzeri kapatılmalıdır. Bunun için beton döküm esnasında buralara hasır demirler yerleştirilmeli ve tesisatçılar işe başlayana kadar kesilmemelidir. Büyük boyutlu şaftlar ve asansör boşlukları ile merdiven sahanlıklarının etrafı sağlam korkulukla çevrilmelidir.
  • Asansör boşlukları, kapılarının montajına kadar 1 m. yüksekliğinde üst korkuluk, 0,50 m. yüksekliğinde ara korkulukla kapatılmalıdır. Kapı eşiğine malzeme düşmelerine karşı eteklik tahtası yerleştirilmelidir.
  • Döşeme kenar boşluklarından düşmelere karşı, 1 m. yüksekliğinde üst korkuluklu, 0,50 m. yüksekliğinde ara korkuluklu seyyar korkuluklar takılmalıdır.
  • Bina içi merdivenlere geçici korkuluk takılmalıdır.
  • Takılan korkuluklar duvar, elektrik ve mekanik grubu ekipleri tarafından da muhafaza edilmelidir.
  • İşçiler işlerini yaparken karşılaşacağı tehlikelere karşı iş güvenliği konularında nasıl davranılacağına ilişkin, kısa günlük toplantılarla konuşmalar yapılacaktır. Bu konuşmalar, genellikle her hafta düzenli olarak, belirli bir günün sabahında yapılacak ve on dakikadan fazla olmayacaktır. Bu toplantılar, söz konusu işçilerin bağlı bulundukları en yakın ilk amirleri (Formen/kalfa) tarafından yürütülecektir. 

Tünel kalıp sökümünde  uyulması gerekli kurallar

  • Kalıp sökümü yetkilinin kontrolü altında yapılmalı ve sökümü sırasında vinç operatörünü yönlendirmek üzere mutlaka işaretçi bulunmalıdır.
  • Kalıp sökümü sonrası ayarlı dikmeler hemen yerleştirilmelidir. Ayarlı dikmelere esas olarak kendi orijinal pimi takılmalıdır. Ancak, zorunlu hallerde kısa ve ucu kıvrılmış inşaat demiri pim olarak kullanılmalıdır.
  • Kalıp sökümü sırasında zeminde iskeleler ve ağlı korkuluklar üzerinde malzeme bulunup bulunmadığı kontrol edilmeli, üzerlerinde bulunan malzemeler temizlendikten sonra söküm işlemine başlanmalıdır. Temizleme aşağıya atılarak yapılmamalıdır.
  • Tüm çalışanlar malzeme kırıldığında malzemenin altında bulunmamalıdır.
  • Kalıp iskelelerin dış cephedeki ağlı korkulukları, kalıp dışarı alınırken 180 derece yatay duruma getirilmeli arızalı olanları derhal onarılmalıdır.
  • Tünel kalıpların sökümünde, çıkarma iskelesinin üzerine kadar pano tekerleri üzerinde ve taşıma aparatına olabildiğince dikey yük gelene kadar yürütüldükten sonra kaldırılmalıdır.
  • Tünel kalıbı, beton dökümünden sonra çıkartılırken kalıp taşıma aparatı kullanıldığı taktirde aparatın miline tünel kalıp yatay pano düzlemine paralel kuvvetler geldiğinden malzemede çatlaklar ve yorulmalara neden olacağından kalıp çıkartma iskelesinin üzerine kadar pano tekerleri üzerinde yürüttükten sonra taşıma aparatına olabildiğince dikey yükler gelmesine çalışılmalıdır.
  • Kalıpların sökümü ve nakli sırasında malzeme düşmelerine karşı; kalıp ya da iskele üzerinden düşebilecek malzemeden arındırmalı, binaya işçilerin yaklaşmamaları için gözcü görevlendirilmelidir.
  • Tayrot demiri, bulon ve civatalar söküldükten sonra kalıp kiriş boşluklarına veya kiriş profillerine takılmamalı, düşmemesi için özel yapılmış kutularına yerleştirilmelidir.
  • Sökülen kalıpların yere indirildikten sonra gerekli desteleme yapılmadan vinç kancasının sökülmesi için üzerine hiç bir şekilde işçi çıkartılmamalıdır.
  • Tünellerin taşınması sırasında tünele asılarak veya üzerine binilerek çalışılmasına izin verilmemelidir.

Tünel kalıp ısıtımı sırasında  uyulması gerekli kurallar

  • Tüplerin koku çıkardığı hissedildiği anda kesinlikle ateşle yaklaşılmamalı, derhal kapatılarak havalandırma sağlanmalı veya açık havaya taşınmalıdır.
  • Gaz kaçağı testi, sabunlu su veya köpükle yapılmalıdır
  • Tüplerin ocakla bağlantıları yüksek basınca dayanıklı kırmızı renkli hortumlarla yapılamalı, mekanik ve kimyasal etkilere dayanıklı hortumlar kullanılmalıdır.
  • Yakmak için, tüp üzerinde gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra musluk açılmalıdır.
  • Pilot musluklar,  mutlaka kullanılmalıdır.
  • Kış koşullarında tüpler tünel dışından 50 cm. içeriye konulmalıdır.
  • Tüplerin değişimi mutlaka tünel dışında yapılmalıdır.
  • Tüp ve ocak bağlantılarında mutlaka kelepçe kullanılmalıdır. Telle kesinlikle bağlanmamalıdır.
  • Dişli bağlantılarda teflon bant kullanılmamalıdır.
  • Regülatör ve domuz kuyruğu bağlantılarında mutlaka kelepçe kullanılmalıdır
  • Emniyet ventili çalıştırıldıktan sonra ocak yakma işlemi yapılmamalıdır.
  • Tüpler dik olarak kullanılmalı ve istiflenmeli, ısıya, elektriğe ve güneşe karşı korunmalıdır.
  •  Gaz alevi açık mavi renkte olmalı, enjektör üzerindeki hava ayar yüksüğü ile ayarı yapılmamalıdır.
  • Tünel kalıbın ısıtımı esnasında işçilerin ısınma veya istirahat amacıyla içeri girmeleri engellenmelidir.

·   Tünel kalıp ekibi dışındaki işçilerin tünel ısıtmaları çalışmalarına katılmaları veya görev verilmediği takdirde bu alanda bulunmaları kesinlikle önlenmelidir.

 

Prekast montajında ve atölyesinde uyulması gerekli kurallar

  • Prekast istif sahasına getirilip bina etrafına stok sahasına indirilen; prekastlar için tüm iş güvenliği önlemleri alınacak. Prekast indirilirken kule vinç işaretinden başkası kule vince işaret vermeyecek. Prekastın altında kimse bulundurulmamalıdır.
  • Prekastların kaldırma ankraj demirleri kontrol edilmeli, ankraj demirlerinde çatlama;kesit zayıflaması varsa prekast için gerekli önlemler alınmadan kaldırılmamalıdır.
  • Kule vinç operatörünün görmediği cephede prekast asılırken operatöründe ve prekast astıran formende mutlaka telsiz bulundurulmalıdır.
  • Cephe prekastlarının asılması sırasında; bina çevresinde gözcü bir kişi bulundurulmalı, bina giriş ve çıkışları kontrol edilmelidir.
  • Prekast cepheye yaklaşırken; prekast cephe dönmeden, binaya çarpmadan ankrajlara  oturtulmalı, kaynak işlemi tamamlandıktan sonra; vincin halatları prekast elemanından sökülmelidir.
  • Sahanlık prekastları montajı yapıldıktan sonra kaldırma kancaları kesilmelidir.
  • Balkon prekastları, kaynak işi bitirilmeden vincin kancası sökülmemeli ve bulunulan mekan terkedilmemelidir.
  • En ağır prekastın tonajı üzerine yazılmalı, vinç boom ‘un kaçıncı metrede kaldıracağı daha önceden vinççiye ve prekastı asan formene bildirilmelidir.

 

Kişisel koruyucu malzeme kullanımı

  • Görev ünvanı ne olursa olsun tüm çalışanlar, BARET kullanmalıdır. Baret çene bağı iptal edilmeden, başa sıkıca oturacak şekilde ayarlandıktan sonra takılmalıdır. Gürültülü yerde çalışanlar baretlerine ayrıca kulaklık, kaynak yapanlar ise kaynakçı maskesi monte ederek çalışmalıdırlar.
  • Tüm çalışanlar yazın çelik burunlu ve tabanlı ayakkabı, kışın çelik burunlu ve tabanlı bot yağışlı ve ıslak yerlerde çelik burunlu çizme giymelidir. Ayakkabının çelik burunlu kısmı ile malzemeye vurma gibi değişik amaçla kullanımı denenmemelidir.
  • Ellere zarar verebilecek kazalara neden olacak ortam bulunduğundan, özellikle montaj çalışmalarında araç ve gereç kullanırken batıcı, kesici ve delici yaralanmalara karşı montajcı eldiveni kullanılmalıdır. Beton dökümde PVC esaslı lastik eldiven, titreşimli aletlerin kullanılmasında ise titreşime karşı çalışırken özel eldiven takılmalıdır.
  • En az 3 m.nin üstündeki yükseklikte kayma ve düşme tehlikesi bulunan; korkuluksuz yerlerdeki çalışmalarda, asansör ve dış cephe boşluklarında yapılan çalışmalarda kolonları tüm gövdeyi saran paraşüt tipi emniyet kemeri kullanılmalıdır. Emniyet kemeri kancasının takılacağı yer bulunamazsa iki aks arasına düşey ve yatay hayatı çekilmeli, kanca bu halata takılarak çalışılmalıdır. Gerektiğinde düşey halata mobil düşüş tutucu aparat takılmalıdır.
  • Emniyet kemerinin kullanılmadığı yerlerde düşme ve kayma tehlikesi varsa işçilerin çalıştığı yerin alt tarafına naylon iplerden örülmüş güvenlik ağları gerilmelidir
  • Kaynakçılar uzun konçlu deri eldiven ve deri önlük kullanmalıdır.
  • İşaretçiler, ceket, baret, kolluk veya kol bandı gibi ayırt edici eşyalardan bir veya daha fazlasını giymeli ya da uygun bir işaret aracı taşımalıdır. Ayırt edici eşyalar; parlak yansıtıcılı malzemeden yapılmış renkli, hepsi aynı renkte ve sadece işaretçilere özel olmalıdır. İşaretçilere, sesli uyarılarda bulunmak üzere düdük verilmelidir.

 

TÜNEL KALIP İŞLERİNDE KULLANILAN KİŞİSEL KORUYUCU MALZEMELER

             


[1]  2005 yılı SSK istatistiklerine göre tüm iş kollarındaki ölüm sayısı 1096, inşaat işkolunda ise 290’dır.

[2] Uğur Müngen,  İTÜ İnşaat Fakültesi

[1] SSK 2005 yılı istatistiklerine göre, toplam işçi sayısının % 13’ü